Güneşin batıdan doğması
Kur’ân-ı kerîmde, meâlen buyuruluyor ki:
(Rabbinin ba’zı âyetleri [alâmetleri] geldiği gün, îmân etmemiş veya îmânında hayır kazanmamış olana, [o günkü] îmânı fayda vermez.) [En’âm 158]
Bir hadîs-i şerîfte, bazı alâmetlerden üçü şöyle açıklanmaktadır:
(Şu üç şey ortaya çıkınca, îmân etmemiş veya îmânından hayır kazanmamış olana, imânı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, deccâl ve dâbbet-ül-arz.) [Tirmizî]
Başka bir hadîs-i şerîfte on alâmet bildirilmiştir. Konumuzla ilgili bir hadîs-i şerîfin meâli şöyle:
(Güneş batıdan doğmadıkça, Kıyâmet kopmaz. O zaman herkes îmân ederse de fayda vermez.) [Buhârî, Müslim]
Avrupa müslüman olunca, îmân fayda vermez mi? Ne saçma te’vil...
Güneşin batıdan doğması aklen de, ilmen de mümkündür. Te’vile ihtiyaç yoktur. Dinsizler anlayamaz diye zoraki te’vile gitmeye ihtiyaç yoktur.
Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarır. Başka yörüngeye girer. Dönüşü değişince, güneş batıdan doğmuş olarak görülür.
Aids hastalığına, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen hayvan olduğunu söylemek kadar saçma bir şey olmaz. Dînî konuda şahsî görüşün, tahminin yeri olmaz.
(Kötü kadınlar çoğalıp, zinâ yayılınca, daha önce görülmemiş bulaşıcı hastalıklara mâruz kalınır) meâlindeki hadîs-i şerîf için de, Aids diyenler çıkmıştır. Bu hadîs-i şerîfte bildirilen hastalık, Aids olabilir de, olmayabilir de. Kesin konuşulmamalıdır! Yarın daha başka hastalıklar da çıkabilir.
Dâbbet-ül-arz’ın, aynı zamanda konuşan bir hayvan olduğu Kur’ân-ı kerîmde de bildirilmektedir:
(O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyâmet alâmetleri zuhur edince], onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin bir îmân etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsîr-i Kurtubî]
Hayvan konuşabilir mi? Bu hayvanın konuşması aklen de câizdir. Çünkü Allahü teâlâ hayvana konuşma sıfatı vermeye kâdirdir. (Sevâb-ül kelâm fî akâid-il islâm)
Dâbbet-ül-arz hakkında birçok hadîs-i şerîf vardır. (Ferâid-ül fevâid), (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubî), (Megaribüz zaman) ve (El kavlül muhtasar fî alâmâtil Mehdil muntazar) isimli kitaplardaki hadîs-i şerîflerden birkaçı şöyle:
(Dâbbet-ül arz’ın deve ayağı gibi dört ayağı ve kuş gibi kanatları vardır. Başı öküz başına, kulağı fil kulağına, kuyruğu ise, koç kuyruğuna benzer.)
(Dâbbet-ül arz, âsâ-i Mûsâ ile mü’mine dokunur, alnına “Cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, mührü Süleymanı vurur, “Cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur.)
(İnsanlar, bu hayvandan kaçarlar. Kimi ondan korkarak namaza durur. Hayvan bunun yanına gelir, “Ey kişi şimdi mi namaz kılıyorsun” diyerek yüzünü damgalar. Böylece mü’minler kâfirlerden ayırt edilerek tanınır.)
(Mehdî Çin’e gider, orada evlenir ve bir oğlu olur. Bu son doğan çocuk olur, ondan sonra kısırlık yayılır, doğum olmaz. Böylece halk tükenir.)
|