KIYAMET ALÂMETLERİ
Onlar, kıyametin kendilerine ansızın gel mesinden başka bir şeyi beklemiyorlar. İşte muhakkak onun alametleri gelmiştir. Artık onlara geldiği vakit düşünmelerinin ne faydası ola cak. (Muhammed 18)
Bu ayeti kerimenin izahında Celaleyn tefsi-rinin haşiyesi Cemel’de, Huzeyfe (Radıyellahu anhu) hadisi şerifi zikredilmiştir. Bu hadisi şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) kıyamet alametlerini şu şekilde beyan etmiştir:
Huzeyfe İbni Esedil Gıfari’den, şöyle söylediği rivayet edildi: Biz oturmuş Resulullah’ın odasının gölgesinde konuşuyorduk. Kıyametten bahsettik. Seslerimiz yükseldi. Resulullah (Sallalla hu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kıyamet asla kaim olmaz, taki ondan evvel on alamet bulunmadıkça.
Güneşin battığı yerden doğması, Dâbbetül arz’ın çıkması, Ye’cüc-Me’cüc’ün çıkması, Deccal, Meryemoğlu İsa’nın inmesi, Duman, Batı-doğu arapyarımadası’nda üç yer batması. Bunların sonuncusu Yemen’de Aden derinliklerinden bir ateşin çıkmasıdır. İnsanları mahşere sevkeder.
(Ebu Davud)
*******************
MEHDİ (Aleyhisselam) HAKKINDAKİ HADİSİ ŞERİFLER
Abdullah’tan (Radıyellahu anhu) rivayet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dünyada bir günden başkası kal -masa, elbette Allah o günü uzatır, taki o günde benden veya ehli beytimden bir adamı gönderir. İsmi benim ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar.
Yeryüzünü, zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve doğrulukla doldurur.” (Ebu Davud)
*******************
Ali (Radıyellahu anhu) dan rivayet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Zamandan bir günden başka kalmasa da elbette Allah, ehli beytimden bir adam gönderir. Zulümle dolduğu gibi, yeryüzünü adaletle doldurur. (Ebu Davud)
*******************
Ebu Hureyre’den (Radıyellahu anhu) riva yet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Dünyadan bir günden başka kalmasa da elbette Allah o günü uzatır, hatta ehli beytimden bir adam, Deylem dağına ve Kostantıniyye’ye (İstanbul) sahip olur.”
(İbni Mace)
*******************
SİYAH BAYRAKLILAR
Alkame’den, o da Abdullah’tan (Radıyellahu anhuma) rivayet edildiki birara biz Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanında idik. Birden Haşim oğullarından bir genç topluluğu geldi. Resulullah onları görünce gözleri yaşla doldu, rengi değişti. Dedimki ‘Yüzünde hoşlanmadığımız şeyi görmemiz nedendir?’
Buyurduki “Muhakkak biz Ehli beytiz. Allah bizim için, dünya üzerine ahıreti seçti. Muhak kak ehli beytim benden sonra belalar, kovulmak ve sürgünlere kavuşacak. Taki bir kavim doğu tarafın dan gelecek. Onlarla birlikte siyah bayraklar vardır. Hayrı (imameti) isterler, onlara verilmez. Bu yüzden savaşırlar, yardım olunurlar (Galip gelir ler) İstedikleri onlara verilir de onu kabul etmez ler. Onu ehli beytimden olan bir adama verirler.
Yeryüzü zulümle dolduğu gibi onu adaletle doldurur. Sizden her kim bu vakte yetişirse, kar üzerinde sürünerek olsa da onlara katılsın,”
(İbni Mace)
*******************
Abdulah’tan (Radıyellahu anhu) rivayet edil diki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ehli beytimden bir adam gelmedikçe kıyamet kopmaz. İsmi, ismime uyar. (Ahmed)
*******************
Abdulah’tan (Radıyellahu anhu) rivayet edil diki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Günler bitmez veya zaman tükenmez, taki Araplara ehli beytimden olan bir adam hakim olmadıkça. İsmi, benim ismime uyar.” (Ahmed)
*******************
Ebu Said el Hudri (Radıyellahu anhu) Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Ehli beytimden olan alnı açık, haya sahibi bir adam (dünyaya) hakim olmadıkça kıyamet kopmaz. Daha evvel zulümle dolduğu gibi yeryüzünü adaletle doldurur. Yedi sene daim olur. (Ahmed)
*******************
MEKTUBATI RABBANİ’DE
KIYAMET ALAMETLERİ VE MEHDİ
Peygamberimizin haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda meydana gelmeme ihtimali yoktur.
Adetin hılafına, batıdan güneşin doğması.
Mehdi (Aleyhisselam)’nin zuhuru.
Ruhullah İsa (Aleyhisselam)’nın gökten inmesi.
Deccal’ın çıkması.
Ye’cüc ve Me’cücün çıkması.
Dâbbetül arzın çıkması.
Sonra bir dumanın ortalığı kaplayıp, onları elim bir azabla azablandırması.
Sıkıntıdan insanlar şöyle der: “Ey Rabbimiz! Bizden azabı kaldır, biz mü’minleriz.”
Son alamet, Aden tarafından çıkan bir ateş tir. (bu ateş insanları mahşere sürecek.)
Cahillikten dolayı bir cemaat, Hindistan ehlinden mehdilik iddia eden birisinin Mehdi olduğunu zanetti. Onlara göre Mehdi geçti ve öldü, kabrinin “Kurre” denilen bir yerde olduğunu söyle diler. Halbuki şöhret ve tevatürü manevi derecesi ne ulaşan sahih hadisi şerifler bu taifeyi yalanlıyor. Zira Efendimiz, Mehdi için alametler beyan etti. Bu alametler o iddia edilen şahısta yoktur.
Hadisi Nebevi’de şöyle geldi: “Mehdi çıkacak ve başının üzerinde bir parça bulut olacak, içinde bir melek şöyle nida edecek “şu şahıs Mehdi’dir, ona tabi olun.”
Yine Efendimiz buyurdu ki “Yeryüzünün tamamının maliki dört tanedir. Zülkarneyn ve Süleyman mü’minlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır kafirlerdendir. Yeryüzüne ehli beytim den olan beşinci bir şahıs malik olacaktır.” (Bu Mehdidir.)
Efendimiz buyurdu: “Benim ehli beytimden bir adamı Allah göndermedikçe dünya yok olmaz, onun ismi ismime uyar, babasının ismi babamın ismine uyar, zulum ve haksızlıkla dolduğu gibi yeryüzünü doğruluk ve adaletle doldurur.”
Hadisi şerifte “Eshabı Kehf Mehdinin yardımcılarıdır” şeklinde buyuruldu.
İsa (Aleyhisselam) Mehdinin zamanında ine cek, Mehdiye, Deccalı öldürmekte yardım edecek, saltanatının zahir ve (galib) olduğu zamanda ramazanın ondördünde güneş tutulacak ve ayın evvelinde ay tutulacak, bunlar normal adetin ve münec cimlerin hesabının hılafına olacak.
İnsaf nazarıyla bakmak lazım, şu alametler o bahsedilen şu ölü şahısda var mı yok mu (yok.) Mehdi’nin, Efendimiz tarafından haber verilen diğer pek çok alametleri vardır. Şeyh İbni Hacer, Mehdinin alametleri beyanında bir risale yazdı ki o alametler ikiyüze ulaşıyor.
**********************
Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Davaları bir olan iki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz.” (Buhari)
******************
Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İki gurup savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Aralarında büyük ölümler olur. Davaları birdir. Otuz taneye yakın yalancı Deccallar gönderilmedikçe kıyamet kopmaz. Bunlardan herbiri, kendini Allah’ın Resulu zanneder.” (Buhari)
*******************
DECCAL
Nevvas ibni Sem’an el Kelbi’den söyle demiştir. ‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Deccalı zikretti ve şöyle buyurdu “Ben içinizde iken Deccal çıkarsa ben onunla mücadele ederim, siz değil. Ben yok iken çıkarsa, kişi nefsini müdafaa edecektir. Allah, her müslüman üzerine vekildir.
Sizden herkim Deccala kavuşursa, Kehf suresinin başını (on ayeti) ona karşı okusun. Onlar sizi Deccalın fitnesinden korur.”
Dedikki ‘Dünyada kalması ne kadardır?’ Buyurduki ”Kırk gün. Bir günü bir sene gibidir. Bir günü, bir ay gibidir. Bir günü, Cuma gibidir. Diğer günleri, sizin günleriniz gibidir. “(Takriben 424 gün)
Dedikki ‘Ya Resulellah! Şu bizim senemiz gibi olan günde, bir gün ve gecelik namaz bize yetermi?’ Buyurduki ”Hayır. Onun miktarını takdir edin. (Vakitlere taksim edin.)
Sonra Meryemoğlu İsa (Aleyhisselam), doğu Dimaşk’ta (Şam) beyaz minarenin yanına inecektir. Deccali Lüddi kapısında yakalayacak ve öldürecektir.” (Ebu Davud)
*******************
Salimden, o babasından şöyle rivayet etti ‘Hayır, vallahi Resulullah, İsa için kırmızıdır deme di. Fakat şöyle buyurdu “Birara ben uyuyordum. Rüyamda Kabe’yi tavaf ediyorum. Kıvırcık saçlı bir adam, iki kişi arasında salınarak yürüyordu. Başından su damlıyordu veya başı su akıtıyordu. Bu kimdir? dedim. Dedilerki Meryemoğlu İsa’dır. Yürüyüp gittim. Birden bir kırmızı ve cüsseli bir adam, başı kıvırcık, sağ gözü kör. Sanki gözü üzüm salkımı (gibi sarkmış) Dedimki “Bu kimdir? Dedilerki ‘Bu Deccaldir’ İnsanların ona en çok benzeyeni İbni Katan’dır.” Zühri derki: Huzaa kabilesinden olan bir kişidir. Cahiliyye döneminde ölmüştür. (Buhari)
*******************
HAK TAİFE
Cabir ibni Abdullah derki Resulullah (Sallal lahu aleyhi ve sellem)‘in şöyle buyurduğunu işittim. “Ümmetimden bir taife, hak üzere savaş maktan zail olmayacaktır. (Hak üzere devam edecekler.) Kıyamet gününe kadar üstün olacaklar dır.”
Şöyle buyurdu: “Meryemoğlu İsa (Aleyhisse lam) inecektir. (Mü’minlerin) Emiri derki ‘Gel, bize namaz kıldır.’ (İsa) Derki ‘Hayır. Muhakkak sizin bazının, Allah’ın bu ümmete olan ikramı ile bazınız üzerine emirlersiniz.’ (Müslim)
*********************
Ebu Hureyre’den rivayet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Rum (hıristiyan ordusu) A’mak veya Dâbık’a inmedikçe kıyamet kopmaz. Onlara karşı, Medine’den o vakitte yeryüzü müslümanlarının en hayırlılarından olan bir ordu çıkar. Karşılıklı saf olunca, Rumlar derki ‘Bizim ile bizden esir alanların arasını serbest bırakın ki onlarla savaşalım’
Müslümanlar ‘Hayır! Vallahi sizin ile kardeş lerimizin arasını asla serbest bırakmayız.’ Onlarla (Rumlarla) savaşırlar. Ordunun üçte biri hezimete uğrar. (kaçar) Allah, onların ebediyyen tevbesini kabul etmez. Ordunun üçte biri şehid olur. Allah katında en faziletli şehidler bunlardır. Üçte biri savaşı kazanır. Bunlar ebediyyen fitnelenmezler (asi olmazlar) Kostantiniyye’yi (İstanbul’u) feth ederler.
Onlar, kılıçlarını zeytin ağaçlarına astıkları halde ganimetleri taksim ederlerken, içlerinde şeytan nida ederek ‘Mesih Deccal arkanızdan ehlinize musallat oldu’ der. Yola çıkarlar, halbuki bu söz batıldır.
Şam’a vardıklarında Deccal çıkmış olur. Bir de onlar savaşa hazırlanıp saf olduklarında namaz için kamet edilir. Meryemoğlu İsa (Sallallahu aleyhi ve sellem) gökten iner. Onlara namaz kıldırır.
Allahın düşmanı (Deccal) onu görünce tuzun suda eridiği gibi erir. Şayet onu kendi haline bıraksaydı elbette eriyip helak olurdu, fakat Allahu Teala O’nun elinde Deccal öldürür. Onlara kanını, süngüsünde gösterir.”
*******************
DECCALIN DOLAŞMASI
Nevvas ibni Sem’an’dan (Radıyellahu anhu) şöyle dediği rivayet edildi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün kuşluk vaktinde Deccal’i anlattı, hakkında hem küçümseyici, hem de mühimsenecek şeyler söyledi. Hatta onu hurma taifesi arasında zannettik. Sonra kendisine gittiğimizde, bizdeki üzüntünün farkına vardı ve:
Neyiniz var? Diye sordu.
Ey Allahın Resulü, Deccal’dan söz ettin; hakkında hem küçümseyici, hem de mühimsene cek şeyler söyledin. O kadar ki onu hurmalıklar taifesi arasında zannettik, dedik.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
Bana sizin için Deccaldan başkası daha korkuludur, dedi. Çünkü Deccal, ben aranızda iken çıkarsa, tek başıma onunla davalaşır ve iddiasını iptal ederim. Ben, aranızda yokken çıkarsa, herkesin bizzat kendisi davalaşmak zorundadır ve her müslüman için Allah, benim vekilliğimi yapar.
Deccal, genç ve çokça kıvırcık saçlıdır, bir gözü kördür. Onu, Katanoğlu Abdül Uzza’ya sanki benzetiyorum. Kim, sizden ona yetişirse, Kehf suresinin ilk on ayetini okusun. O, Şam ile Irak arasındaki bir yerden çıkacaktır. Sağı, solu fesada boğacak, ey allahın kulları (hak’ta) sabit olunuz! buyurdu.
Ey Allahın Resulu! Deccal yeryüzünde ne kadar kalacaktır? Diye sorduk.
Kırk gün, fakat onun bir günü, bir sene, bir günü bir ay, bir günü de Cuma gibi, öteki günleride, sizin bu günkü günleriniz gibidir, dedi.
Ey Allahın Resulu! Bir sene gibi olan o günde, bir günün namazı bize kafi gelecek mi? Diye sorduk.
Hayır, onu takdir ederek (her 24 saatte beş vakit namaz kılmak suretiyle) hesablayın.
Onun yer yüzündeki hızı ne olacak? Dedik.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: hızlı rüzgarlı yağmur gibi. Bir kavme gelecek. Onları davet edecek. Onlar da kendisine iman edip davetine koşacaklar. Göğe emir edecek, gök yağmur yağdıracak, yere emir edecek, yer bol bol bereketlerini çıkaracak, insanla rın hayvanları, meraları, cüsseleri en güzel şekilde, memeleri sütle dolu olduğu halde döneceklerdir.
Sonra Deccal bir başka kavme gelecek. Onları davet edecek. Onlar ise onun davetini kabul etmeyecekler. Deccal da onlardan yüz çevirip gidecek. Ve onlar hemen büyük bir kıtlığa maruz kalıp ellerinde ne varsa bir şeyleri kalmayacak.
Deccal bir harabeye uğrayacak ve: “definele rini çıkar” diyecek. Defineler, arı oğulu gibi arkasından gelecekler. Sonra gençlikle dolup, taşan birini çağıracak. Onu, kılıç darbesi ile iki parçaya bölecek. Sonra bunu çağıracak ve bu dirilip, güler yüzle kendisine gelecektir.
Deccal bunları yaparken Allah, Meryemin oğlu İsa (Aleyhisselam) yı gönderecek.
İsa (Aleyhisselam) iki elbise içinde, ellerini iki melek kanatları üzerine koymuş olarak Dimaşk doğusunda, Minare-i Beyza (Beyaz Minare) denilen yere inecek. Başını eğdiği vakit su damlaya cak, kaldırdığı vakitte inci daneleri gibi su damlaları dökülecektir. Nefesinin kokusunu duyan her bir kafir, derhal ölecektir. Nefesi ise, gözünün gördüğü yere kadar yayılmaktadır.
İsa (Aleyhisselam) derhal Deccalı arayacak ve onu Lüddi denilen (Beyti Mukaddes yakınlarında) bir beldede kendisini yakalayıp öldürecektir.
Sonra İsa’ya (Aleyhisselam), Allahın kendilerini Deccal’den koruduğu bir kavim gelecek, İsa (Aleyhisselam) onların yüzlerini mesh edecek ve cennetteki derecelerini anlatacaktır.
İsa (Aleyhisselam) bu durumda iken Allah, kendisine “Ben kimsenin kendileri ile savaşmayıp öldüremeyeceği bir takım kullarımı ortaya çıkardım, sana tabi durumda olan kullarımı Tur dağına çıkar ve bunlardan koru” diye emredecek ve Allah, Ye’cüc ve Me’cüc’ü, her tepeden sürate iner oldukları halde gönderecek.
İlk önde gelenler, Taberiyye gölüne uğrayacak ve bütün suyunu içecekler. Arkalarındakiler gelince “burada bir defa su vardı” diyecekler.
İsa (Aleyhisselam) ile ona tabi olan mümin ler muhasarada kalmış olacaklar. O kadar ki, onlar için bir öküz başı, sizin için bu günki yüz dinardan daha değerli olacaktır. Allahın peygamberi İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları Allaha dua edecekler, Allah da onların (Ye’cüc ve Me’cüc) boyunlarına negaf denilen bir kurt gönderecek ve tek kişi gibi hepsi öleceklerdir.
Sonra İsa (Aleyhisselam) arkadaşları ile Tur’dan inecekler ve yeryüzünde onların kokmuş pisliklerinin doldurmadığı bir yer bulamayacaklar. İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları Allah’a dua edecekler. Allah da, Horasan develerinin boyunları gibi bir takım kuşlar gönderecek, bunların kokmuş cesedlerini taşıyıp Allahın dilediği tarafa atacaklar dır. Sonra Allah bir yağmur gönderecek ki, bu yağmurdan ne çadırlar, ne de binalar kendini koru yamayacaktır. Yağmur yerleri ayna gibi yapıncaya kadar yıkacaktır.
Sonra yere:
“Bitir meyvelerini, çıkart bereketlerini” denilecek. Ve o gün cemaat narlardan yiyecekler ve kabukları ile gölgenecekler. Hayvanlarına öyle bereket verilecek ki, devenin sütü bir cemaata yetecek, ineğin sütü bir kabileye, koyunun sütü de insanların bir mahallesine yetecektir.
İnsanlar bu halde iken; Allah, hoş bir rüzgar gönderecek, bu rüzgar insanları koltuk altla rından alıp, her mü’min ve müslimin ruhunu alacaktır. (Dünyada) yalnız yabani eşekler gibi, birbirine girmiş olduğu halde bulunan kötü insanlar kalacak tır. Ve, kıyamet de bunlar üzerine kopacaktır.
(Müslim)
DECCAL NE KADAR KALIR
Urve İbni Mes’ud es Sakafi derki, Abdullah ibni Amr’ı işittim, ona bir adam geldi ve ‘Şu sözler nedir ki kıyamet şöyle şöyle kaim olacak dersin’
Bunun üzerine (Urve) Subhanellah, lailahe illellah veya buna benzer bir kelime söyledi. Muhakkak ebediyyen hiç kimseye bir şey söyleme meyi kast ettim. Ancak ben dedimki muhakkak siz, az zaman sonra büyük işler göreceksiniz. Beyt yarılacak, şöyle şöyle olacak...
Sonra dediki ‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Deccal, ümmetim içinde çıkacak, kırk kalacak. Kırk aymı, günmü, senemi dediğini bilmiyorum. Allah, Meryemoğlu İsa’yı gönderecek. Sanki O, Urve ibni Mes’ud gibidir. (Ona benzer) Deccali arar ve onu helak eder.
Sonra insanlar, iki kişi arasında düşmanlık olmayan yedi sene beklerler. Sonra Allahu Teala Şam tarafından soğuk bir rüzgar gönderir, yeryü zünde kalbinde hayırdan veya imandan zerre ağırlığı bulunan hiçkimse kalmaz, ancak hepsinin ruhu alınır. Öyleki sizden biri dağın içine girse elbette onun üzerine gelir ve ruhunu alır.
(Urve) Derki, bunu Resulullah’tan (Sallalla hu aleyhi ve sellem) işittim. Şöyle buyurdu: “İnsan ların en şerlileri kalacak. Ma’rufu bilmezler, çirkini inkar etmezler. Şeytan onlara şekillenerek gelir ve derki ‘İcabet etmeyecekmisiniz?
Derlerki: Ne emrediyorsun? Onlara putlara ibadeti emreder. Onlar bu halde iken rızıkları bol, geçimleri güzeldir.
Sonra Sur’a üfürülür. Onu işiten ilk kişi, deve havuzunu sıvarken düşüp ölür. Bütün insanlar ölür.
Sonra Allahu Teala bir yağmur gönderir, sanki o çisedir veya gölgedir. Bütün insanların cesedleri bundan dolayı yerden biterler. Sonra Sur’a diğer bir üfürüşle üfürülür ve birde bütün insanlar ayakta bakıp dururlar.
Sonra denilir: ‘Ey insanlar! Rabbinize doğru gelin. ’Onları durdurun, zira onlar mes’uldürler.’
(Buhari)
*******************
DECCALİN VASIFLARI
İmamı Mücahid’den şöyle rivayet edildi, biz İbni Abbas (Radıyellahu anhuma) nın yanında idik. Deccalı konuştuk. Bize dedi ki “Muhakkak onu iki gözü arasına kafir yazılmıştır.” (Buhari)
*******************
Abdullah derki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün insanların ortasında Mesih Deccalı anlattı ve şöyle buyurdu: “Muhakkak Allah kör değildir. Ancak Mesih Deccal sağ gözü kördür. Sanki gözü üzüm salkımı gibi sarkmış.
Bir gece uykumda kendimi Kabe’de gördüm. Bir de Baktım ki insanların en güzellerinden olan bir adam, saçları iki omuzu arasında sarkmış ve düzgün taranmış. Başından su damlıyor. Ellerini iki kişinin omuzlarına koyduğu halde beyti şerifi tavaf ediyordu.
Dedim ki bu kimdir? Dediler ki bu Meryem oğlu Mesih İsa’dır.
Sonra ötesinde başka bir adam gördüm ki kıvırcık ve kısa saçlı, sağ göz kör, sanki gördükle rim arasında en çok İbni Katan’a benziyor. İki elini bir adamın iki omuzuna koymuş olduğu halde beyti şerifi tavaf ediyor.
Dedim ki; Bu kimdir? Dediler ki ‘Mesih Deccaldır.’ (Buhari)
******************
İbni Ömer (Radıyellahu anhu) den rivayet edildiki şöyle demiştir. Biz, veda haccında kendi aramızda konuşuyorduk. Halbuki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) henüz aramızda idi. Bunun veda haccı olduğunu bilmiyorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Allaha hamd ve sena etti, sonra Mesih Deccal’ı anlattı. Onun hakkında sözü uzattı.
Ve buyurdu ki Allahu Teala hiçbir peygamber göndermedi ki onlar ümmetini Deccal’den korkutmamış olsun. Nuh ve ondan sonraki peygamberler (ümmetlerini Deccal’den) korkutmuştur.
Muhakkak deccal içinizde çıkar. Onun durumu sizin üzerinize gizli kalmaz. Muhakkak rabbiniz, sizin üzerinize gizli değildir. (bunu üç kere tekrar etti.)
Muhakkak rabbiniz kör değildir. Muhakkak Deccalın sağ gözü kör olup sanki sarkmış üzüm gibidir. Dikkat edin! Allah kanlarınızı, mallarınızı şu günün, şu beldenizin, şu ayınızın hürmeti gibi haram etmiştir. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi? Dediler ki evet. Buyurdu ki Allahım şahid ol! (bunu üç kere tekrar etti.) Yazıklar olsun, bakın benden sonra küfre dönmeyin. Bazınız bazınızın boynunu vurmasın.” (Buhari)
*******************
RESULULLAH’IN DUASI
Enes İbni Malik (Radıyellahu anhu) derki Muhakkak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dua ederdi “Ey Allahım! Cimrilikten, tenbellikten, erzeli ömürden, kabir azabından, Deccalın fitnesinden, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.” (Buhari)
*********************
Aişe (Radıyellahu anha) validemiz derki Resu-lullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle derdi.
“Allahım! Cehennemin fitnesinden, cehen nem azabından, kabir fitnesinden, kabir azabından, zenginliğin şerrinden, fakirliğin fitnesinin şerrin den sana sığınırım. Allahım! Mesih Deccalın fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Allahım! Kalbimi kar ve dolu suyu ile yıka. Kalbimi beyaz elbise kirlerden pak edildiği gibi hatalardan pak eyle. Benimle hatalarım arasını, doğu ile batı arasını uzak ettiğin gibi uzak eyle. Allahım! Tenbellikten, günahtan ve borçtan sana sığınırım.” (Buhari)
*******************
DECCAL, MEKKE VE MEDİNE’YE GİREMEYECEK
Ebi Bekrete (Radıyellahu anhu) Resulullahtan şöyle rivayet etti. “Medine’ye, Mesih Deccalın korkusu girmeyecek. O vakitte Medine’nin yedi kapısı olup, herbir kapı üzerinde iki melek buluna caktır.” (Buhari)
*******************
Ebu Said derki, bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize Deccal hakkında uzun konuştu. Şöyle buyurdu:
“Deccal gelir. Halbuki Medine’nin kapılarından girmesi ona haram edilmiştir. Medine’nin yakınındaki çorak araziye iner. O vakitte insanla rın en hayırlısı olan bir kişi, ona doğru çıkar ve derki ‘Ben şahitlik ederim ki sen Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) bahsettiği Deccalsın.’
Deccal der ki, söyleyin bakayım eğer bu adamı öldürürsem, sonra onu diriltirsem benim işimde şüphe edermisiniz? Etrafındakiler derki ‘Hayır.’
Deccal o kişiyi öldürür, sonra diriltir. O kişi der ki ‘Allaha yemin olsun ki bu gün senin hakkındaki basiretim daha şiddetli oldu. (Senin deccal olduğunu şimdi daha iyi anladım)’Deccal onu öldürmek isteyecek fakat ona güç yetireme yecek.” (Buhari)
*******************
YALANCI DECCALLER
Ebu Hureyre’den (Radıyellahu anhu) Müslim ibni Yesar şöyle işitmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu “Ahır zamanda yalancı deccallar olacaktır. Sizin ve babalarınızın işitmediği söylerle size geleceklerdir. Sakının, onlarıda sakındırın. Sizi saptıramazlar, sizi fitnelen diremezler.” (Buhari)
*******************
KABUL EDİLEN İMANIN VAKTİ
Ebu Hureyre (Radıyellahu anhu) şöyle dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki “Üç şey çıktıkları vakitte kişiye daha evvel iman etmemiş veya imanında hayır kazanmamışsa artık iman etmesi fayda vermez. Güneşin batıdan doğması, deccalın ve dabbetül arzın çıkması.”
(Buhari)
*******************
MEDİNE SALLANACAK
Enes İbni Malik (Radıyellahu anhu) derki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Deccal gelip Medine’nin yakınına konaklar. Sonra Medine üç kere sallanır. Her bir kafir ve münafık olan çıkıp deccalın yanına gelir.” (Buhari)
*******************
DECCALDEN NASIL KORUNURUZ
Ebud’Derda (Radıyellahu anhu) dan rivayet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim Kehf suresinin evvelin den on ayet ezberlerse Deccaldan muhafaza edilir.” (Müslim)
*******************
DECCALİN NEHİRLERİ
Huzeyfe’den (Radıyellahu anhu) rivayet edildi ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ‘Ben Deccal ile birlikte bulunan şeyi en iyi bilirim. Onunla birlikte akan iki nehir vardır. İkisinden biri göz görmesi ile beyaz sudur. Diğeri göz görmesi ile tutuşmuş ateştir. Sizden biri onu idrak ederse, ateş olarak gördüğü nehre gelsin, gözünü yumsun. Sonra başını eğerek ondan içsin. Zira o, soğuk sudur.
Muhakkak Deccal, gözü mesh edilmiştir (kördür) Üzerinde kalın bir tabaka vardır. İki gözü arasında ‘kafir’ yazılıdır. Yazı bilen veya bilme yen her mü’min bunu okur. (Müslim)
*********************
Ukbe İbni Amir Huzeyfe’ye (Radıyellahu anhu) dedi ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) den işitmiş olduğun şeyleri bize haber vermeyecek misin?
Dedi ki ben şöyle buyurduğunu işittim. “Muhakkak Deccal ile beraber çıktığı vakitte su ve ateş bulunacak. İnsanların ateş olarak gördüğü şey soğuk sudur. İnsanların su olarak gördüğü şeyde yakıcı ateştir. Sizden her kim ulaşırsa ateş olarak gördüğüne gitsin. Zira o tatlı ve soğuk sudur.”
(Buhari)
*****************
DECCALE KARŞI ÇIKAN MÜ’MİN
Ebu Said el Hudri’den (Radıyellahu anhu) rivayet edildiki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu “Deccal çıkar, onun karşısı na mü’minlerden bir adam çıkar. Deccalin silahlı muhafızları onun karşısına çıkar ve nereye (gitmek) istiyorsun? derler. Mü’min derki ‘Şu çıkmış olan kişiyi kast ediyorum’ Muhafızlar ona derki ‘Rabbimize iman etmiyormusun?’ Mü’min derki ‘Rabbimizin gizli bir tarafı yoktur.’ Muhafız lar ‘Onu öldürün’ derler. Bazıları diğerlerine derki ‘Rabbiniz kendinden habersiz hiç kimseyi öldürmekten sizi nehyetmedimi?’ (Ebu Said) Derki ‘Onu Deccal’e götürürler.
Mü’min onu görünce, ‘Ey insanlar! Şu, Resu lullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) bahsettiği Deccaldir’ der. (Ebu Said) Derki; Deccal derki: ‘Onu tutun, onu ikiye yarın.’ Sırtı ve karnı sopa ile dövülür. (Ebu Said) Derki; Deccal ona derki ‘Bana iman etmeyecekmisin’ (Ebu Said) Derki: Mü’min ‘Sen yalancı Mesihsin’ der. Deccal emreder testere ile iki parçaya yarılır, hatta iki ayak arası ayrılır. (Ebu Said) Derki sonra Deccal iki parça arasında yürür, sonra ona ‘Kalk’ der. Sapasağlam ayağa kalkar. Sonra ona derki ‘Bana iman etmeyecekmisin?’ Mü’min derki ‘Ancak senin hakkında basiretim arttı’ Sonra derki ‘Ey insanlar! Bu, benden sonra insanlardan hiç kimseye bir şey yapamaz’ (Ebu Said) Derki Deccal onu kesmek için yakalar, boynundan köprücük kemiğine kadarki kısmı bakır yapılır, artık ona güç yetirmeye yol bulamaz.
(Ebu Said) Derki Deccal onu iki eli ve ayağından tutar ve atar. İnsanlar onu ateşe attığını zanneder. Ancak o, cennete atılır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki ‘Alemlerin Rabbi indinde şehadet bakımından insanların en faziletlisi bu kişidir.’ (Müslim)
****************
DECCAL ZİNCİRLE BAĞLIDIR
Resulullah’ın münadisi insanları namaz için çağırmıştı. Resulullah ile birlikte kıldık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) namazı bitirince minber üzerine oturdu. Tebessüm ettiği halde idi. Sonra buyurdu ‘Bilirmisiniz sizi niçin buraya topla dım?’ Dedilerki ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir.’ Buyurduki ‘Allaha yemin olsun ki sizi rağbetlendir mek veya korkutmak için toplamadım. Fakat sizi şunun için topladım ki Temimid Dari, hıristiyan bir adamdı. Gelip biat ederek müslüman oldu. Bana bir haber getirdiki ben daha evvel size Mesih Deccal hakkında söylediklerime tam uygundur. Temim haber verdiki kendisi Lahm ve Cüzam (kabilelerinden olan) otuz kişi ile birlikte denizde bir gemiye binmişlerdi.
Denizde dalgalar onlara bir ay oyun oynamış, sonra denizde güneş batarken bir adaya çıkmışlar. Adaya girmişler. Karşılarına çok kıllı bir hayvan çıktı. Kılların çokluğundan önü ve arkası belli değildi.
— Ona dedilerki ‘Vay sana! Sen kimsin?’ Hayvan ‘Ben Cessâseyim’ (haberci) dedi. Dediler ki ‘Cessase nedir?’
— Dediki ‘Ey kavim! Şu manastırdaki adama gidin. Zira o, sizin haberinize arzuludur.’
Temim derki ‘Bize bir adamı söyleyince onun Şeytan olmasından korktuk.’ Sür’atle gittik, taki manastıra girdik. Birde baktıkki orda, asla görmediğimiz büyük bir insan gördük. İki eli boynuna sımsıkı bağlı, iki dizi topuklarına kadar demirle kelepçelenmiş. Dedikki ‘Vay sana! Sen kimsin?’
— Dediki ‘Muhakkak benim haberime ulaştınız. Bana haber verin, sizler kimsiniz?
Dedikki ‘Biz, Araplardan bir takım insanla rız, denizde gemiye bindik. Denizin dalgalı vaktine tesadüf etmişiz, dalgalar bizimle bir ay oynadı. Sonra senin adana çıktık. Yakınına oturduk ve adaya girdik. Bizi, kılları çok olup önü arkası belli olmayan bir hayvan karşıladı. Ona dedikki ‘Vay sana. Sen kimsin? Dediki ‘Ben Cessaseyim’ Dedikki ‘Cessase nedir?’ Dediki ‘Şu manastırdaki adama gidin. Zira o, sizin haberinizi arzu eder.’ Ondan korkup sür’atle sana geldik. Senin şeytan olmandan emin değildik.
(Bağlı) Adam dediki: Beysan hurmalığından bana haber verin?
Dedikki ‘Hangi şeyini öğrenmek istersin?
ـــــ Hurmalarından soruyorum. Meyva veriyor mu?
ـــــ Evet., dedik.
ـــــYakında meyva vermemesi umulur., dedi. Taberiye gölünden haber verin dedi.
Hangi şeyinden haber soruyorsun? Dedik.
ـــــ Onda su varmı? Dedi.
ـــــ Onun suyu boldur. Dedik.
ـــــ Yakında suyunun yok olması umulur, dedi. Bana Zuğar kaynağından haber verin? Dedi.
ـــــ Hangi şeyini öğrenmek istersin dediler.
ـــــ Kaynakta su varmı? Ahalisi kaynak suyu ile ekin ekiyormu? Dedi.
ــــــ Evet, kaynağın suyu çok, suyundan ahalisi ekin ekiyor, dedik.
ــــــ Bana Ümmi Peygamberden haber verin, ne yaptı? Dedi.
ــــــ Dedikki ‘Mekke’den çıktı, Yesrib’e (Medine) hicret etti.
ــــــ Araplar onunla savaştı mı? Dedi.
ــــــ Evet, dedik.
ــــــ Onlara nasıl yaptı? Dedi.
ــــــ Ona, Araplardan etrafında olanlara galip geldiğini ve ona itaat ettiklerini anlattık.
ــــــ Bu oldumu? Dedi.
ــــــ Evet, dedik.
ــــــ Bu onlar için daha hayırlıdır, dedi.
Kendimden size haber vereyim.
Ben Mesihim, (Deccal). Bana yakında çıkmam için izin verilmesini umarım. Çıkarım ve yeryüzünde dolaşırım. Mekke ve Taybe (Medine) hariç kırk gece içinde inmedik bir belde bırak mam. Bu iki belde bana haram edilmiştir. Onlar dan birine ne zaman girmek istesem elinde keskin kılıç olan bir melek beni ordan men eder. Onun herbir kapısı üzerinde bekçilik yapan melekler vardır.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) âsası ile minbere vurarak ‘Şu Taybedir, şu Taybedir, şu Taybedir. Medine’yi kasdetti.’ ‘Size bu haberi anlatmamışmıydım? buyurdu. İnsanlar ‘Evet’ dediler.
Temim’in haberi beni teaccüb ettirdi. Bu haber, size kendisinden haber verdiğime, Medine ve Mekke hakkındaki habere de uygun oldu.
Dikkat edin o, Şam denizindedir. Veya Yemen denizindedir. Hayır belki doğu tarafındadır. O, doğu tarafındadır, o doğu tarafındadır, diyerek eli ile doğu tarafına işeret eyledi. (Müslim)
******************
DECCAL HORASAN’DAN ÇIKAR
Ebu Bekiris Sıddık (Radıyellahu anhu) derki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize haber verdiki Deccal doğu tarafından çıkacaktır. Oraya Horasan denir. Kavimler ona tabi olacaktır.
(Tirmizi)
******************
Ebu Ümame el Bahili’den (Radıyellahu anhu) rivayet edildiki şöyle haber vermiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize hitap etti. Ekseri hutbeleri Deccal hakkındaki sözleriydi. Bizi ondan sakındırırdı. Şu sözü de bundandır: “Yeryüzünde Adem’in (Aleyhisselam) neslini Allah’ın yaratma sından bu yana Deccalin fitnesinden daha büyük bir fitne yoktur.
Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler ümmetlerini Deccalden sakındırmışlardır. Ben, Peygamberlerin sonuncusuyum. Sizler ümmetlerin sonuncususunuz. Deccal, çaresiz sizin içinizde çıkacaktır.
Eğer ben sizin aranızda iken çıkarsa, herbir müslüman yerine ben, onunla davalaşırım. Eğer benden sonra çıkarsa herkes, kendi nefsini savuna caktır. Allah, her müslüman üzerine, benim vekilimdir.
Muhakkak o, Şam ile Irak arasından çıkacak tır. Sağı solu ifsad eder.
Ey Allahın kulları sabit kalın. Muhakkak ben size onun sıfatlarını vasfedeceğim ki benden evvel hiçbir peygamber onu böyle vasfetmemiştir.
ـــــ O başladığı vakitte “Ben peygamberim” der. Halbuki benden sonra peygamber yoktur.
ـــــ İkinci olarak derki ‘Ben sizin rabbinizim’ Halbuki sizler ölmedikçe rabbinizi göremezsiniz.
ـــــ Hemde onun gözü kördür. Halbuki rabbiniz kör değildir.
ـــــ Onun iki gözü arasında ‘kafir’ yazılıdır. Yazıyı bilen veya bilmeyen herbir mümin onu okur.
ـــــ Onun beraberinde bir bahçe ve ateş olma sı da onun fitnesindendir. Onun ateşi bahçedir, bah çesi ateştir. Her kim onun ateşi ile imtihan edilirse Allah’tan imdad istesin ve Kehf suresinin evvelini okusun. Onun üzerine (ateşi) soğuk ve selametli olur. Nasıl ki İbrahimin üzerine ateş böyle olmuştu.
ـــــ Bir bedeviye şöyle demeside onun fitnesindendir. ‘Şayet sana babanı ve anneni diriltirsem benim, senin rabbin olduğuma şahitlik edermisin?’ Bedevi evet der. İki şeytan annesi ve babası suretinde gelip derler ki ‘Ey evladım ona tabi ol. Muhakkak o senin rabbindir’
ـــــ Yine onun fitnesinden biride bir kişiye musallat olup onu öldürmesi ve testere ile onu ikiye yarmasıdır. Hatta iki parça halinde açılır. Sonra der ki ‘Şu kuluma bakın, muhakkak ben onu şimdi dirilteceğim. Sonra o zanneder ki benden başka rabbisi var’ Allahu Teala o kulu diriltir. Habis (Deccal) der ki ‘Rabbin kimdir?’
ــــ Rabbim Allahtır, sen Allahın düşmanısın, sen Deccalsın, Allaha yemin olsun ki bu günkü olduğum basiretten daha şiddetlisi üzere olmamış tım.
Ebu Said der ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu. “Bu adam ümmetimin cennette derece bakımından en üstünüdür.”
ـــــ Onun fitnesinden biride gökyüzüne emr edip yağmur yağdırması, yere emredip bitki bitir mesidir.
ـــــ Fitnesinden biride, bir beldeye uğrayıp onu yalanladıklarında, sağlam hiçbir yaylım hayva nı kalmayıp hepsinin helak olmasıdır.
ـــــ Başka bir beldeye uğrayıp onu tasdik ettiklerinde gökyüzüne emrederek yağmur yağdırması, yeryüzüne emrederek bitki bitirmesidir, öyle ki o günde hayvanları olduklarından daha fazla semiz, en büyük halde olup memeleri bol sütle dolar.
Yeryüzünde basmadık arazi bırakmaz, ancak Mekke ve Medine hariçtir. Kapılarından hiç birin den onlara giremez, ancak melekler onu keskin kılıçlarla karşılarlar, taki Medine’nin yakınında çorak kırmızı bir araziye iner. Medine, ahalisini üç kere şiddetli şekilde sallar. İçerde münafık erkek ve kadından kimse kalmayıp hepsi çıkar. Körük demirin pisliğini dışarı attığı gibi Medine, içinde bulunan habisleri dışarı atar. Bu güne halas (kurtuluş) günü denir.
Ebu Akrenin kızı Ümmü Şerik derki ya Resulullah o günde araplar nerdedir.
Buyurdu ki “O gün araplar çok azdır. Toplulukları Beyti Makdis’dedir. (Kudüs) İmamla rı salih bir adamdır.
Bir ara imamları (Mehdi) sabah namazı için öne geçince o anda Meryem oğlu İsa iner. İmam olan zat gerisingeri döner ki, İsa (Aleyhisselam) insanlara namaz kıldırsın. İsa elini onun iki omuzu arasına kor, sonra şöyle der “Öne geç ve namazı kıldır. Zira senin için kamet edilmiştir.” İmamları onlara namazı kıldırır.
Namaz bitince İsa (Aleyhisselam) der ki “Kapıyı açın.” Kapı açılır, birde ötesinde Deccal ve beraberinde yetmiş bin yahudi hepsi kılıç ve kalkanla kuşanmş.
Deccal, İsa’yı (Aleyhisselam) görünce, su içinde tuz eridiği gibi erir ve korkarak kaçar. İsa (Aleyhisselam) derki “Muhakkak benim için sana vurmak vardır. Bu hususta beni geçemezsin.” Onu (Deccali) doğu tarafındaki Luddi kapısının yanında yakalayıp öldürür.
Allahu Teala yahudileri hezimete uğratır. Allahın yarattığından hiçbir şey ile yahudiler örtünemezler ki Allahu Teala o şeyi konuştur masın. Ne bir taş, ne bir ağaç, ne bir duvar, ne bir hayvan. Ancak kargad ağacı müstesnadır. Zira bu ağaç onların ağacı olup yahudiyi haber vermez. Diğerleri konuşup “Ey Allahın kulu müslüman. Şu saklanan yahudidir, gel onu öldür.” (derler.)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu “Deccalın günleri kırk senedir. Bir sene si, senenin yarısı gibidir. Bir senesi ay gibidir. Bir ayı Cuma gibidir. Diğer günleri kıvılcım gibidir. Öyle ki kişi şehrin kapısında sabahlar, akşama diğer kapısına ulaşamaz.
Denildiki ya Resulullah o kısa günlerde nasıl kılarız. Buyurdu ki şu uzun günlerinizde taktir ettiğiniz gibi taktir edersiniz ve kılarsınız.
(İbni Mace)
*******************
BÜYÜK SAVAŞLAR
Utbe ibni Ebi Vakkas (Radıyellahu anhu) Resulullah’tan (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu haber verdi: “Arap yarımadası ile savaşırsınız ve Allah onu size feth eder. Sonra Rum ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Deccal ile savaşırsınız, Allah onu size feth eder.”
Cabir (Radıyellahu anhu) derki ‘Rum feth olunmadıkça Deccal çıkmaz.’
(İbni Mace)
*******************
Utbe ibni Ebi Vakkas (Radıyellahu anhu) Resulullah’tan (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu haber verdi: “Arap yarımadası ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Faris (İran) ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Rum ile savaşırsınız, Allah orayı size feth eder. Sonra Deccal ile savaşırsınız, Allah onu, sizin için feth eder.
Cabir (Radıyellahu anhu) derki ‘Rum feth olunmadıkça Deccal çıkmaz.’
(Ahmed)
*******************
Nafi’ ibni Utbe derki bir savaşta Resulullah ile birlikte idik. Batı tarafından bir kavim ona geldi. Üzerlerinde yün elbiseler vardı. Onlar ayakta idiler, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) oturuyordu. Onun yanına vardım ve aralarında durdum. Ondan dört kelime belledim.
Buyurduki “Arap yarımadası ile savaşacak sınız. Allah orayı feth edecektir. Sonra Fars ile savaşacaksınız, Allah orayı feth edecektir. Sonra Rum ile savaşacaksınız, Allah orayı feth edecektir. Sonra Deccal ile savaşacaksınız, Allah onu feth edecektir.
Nafi’ derki ‘Ya Cabir! Bakmazmısın, Deccal, Rum feth edilmedikçe çıkmaz.’
(Ahmed)
*******************
Esma binti Yezid (Radıyellahu anhâ) derki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte evinde idik. Buyurduki “Deccalin çıkışından üç sene evvel üç sene gök yağmurunun üçte birini tutacak. Yer nebatının üçte birini tutacak.
İkinci sene olunca gök yağmurunun üçte ikisini tutacak. Yer nebatının üçte ikisini tutacak.
Üçüncü sene olunca gök yağmurunun tamamını tutacak. Yer ekininin tamamını tutacak. Tırnaklı ve diğer bütün hayvanlar helak olacaktır.
Deccal bedevilerden olan bir adama derki ‘Bana söyle eğer deveni, memeleri dolgun, hörgücü iri olarak diriltirsem benim senin rabbin olduğumu bilirmisin?’ Adam ‘evet’ der. Şeytanlar ona, devesi suretinde şekillenir. Neticede adam, Deccale tabi olur.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dışarı çıktı, ev halkı ağlaştılar. Biz ağlarken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) geri döndü. Neden ağlıyorsunuz? Dedi.
Dedimki ‘Ya Resulullah! Deccalden bahset tin. Allaha yemin olsunki cariyem hamurunu yoğurur, daha olmadan nerdeyse açlıktan helak olacağım. O gün nasıl yaparız.’
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Mü’mine yemeğinden, içeceğin den o gün tekbir, tesbih, tahmid yeterlidir.” Sonra buyurdu “Ağlamayın! Şayet Deccal çıkarsa ben içinizdeyim. Onunla çekişirim. Benden sonra çıkar sa Allah, benim yerime herbir müslüman üzerine vekilimdir.” (Ahmed)
*******************
İSA (A.S.) GÖKTEN İNECEK
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki “Ümmetim içinde Meryem oğlu İsa (Aleyhisselam) adaletli hakem ve adil imam olur. Haçı kırar, hınzırları keser, cizyeyi kaldırır, sadaka yı kendi haline bırakır. Koyun ve deve üzerine zekat memuru gönderilmez.
İnsanlar arasında kin ve düşmanlık kalkar. Zehirli olan her bir hayvan dan zehiri alınır. Hatta küçük bir çocuk elini yılanın ağzına sokarda ona zarar vermez. Küçük çocuklar aslanları korkutur da ona zarar vermezler. Kurt koyunlar içinde bulunur. Sanki onların bekçi köpeğidir. Yer yüzü kabın su ile dolması gibi sulh ile dolar. Söz tek olur. Allah’tan başkasına ibadet olunmaz. Harbler ağırlığını bırakır. (biter.)
Deccalın çıkışından evvel üç sene şiddetli olur. Onlarda, insanlara şiddetli açlık isabet eder. (Allah) Yere emreder, nebatının üçte birini tutar. Sonra ikinci senede semaya emreder, yağmurunun üçte ikisini tutar. Yere emreder, nebatının üçte ikisini tutar. Sonra üçüncü senede Allah, semaya emreder, bütün yağmurunu tutar. Bir damla bile yağdırmaz. Yere emreder bütün nebatını tutar, bir yeşillik bittirmez. Tırnaklı hiçbir hayvan kalmaz (ölür), ancak Allahın dilediği müstesnadır.
Denildiki ‘İnsanlar o zamanda nasıl yaşar lar?’ Buyurduki “Tehlil (La havle..), tekbir (Allahu ekber), tesbih (subhanellah) ve tahmid (el hamdulillah) ile. Bunlar, onlara yemek yerine geçer.
(İbni Mace)
*******************
İbni Mes’ud (Radıyellahu anhu) Resulullah’ ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Yürütüldüğüm (İsra) gecesi İbrahim, Musa ve İsa’ya kavuştum. Kıyamet saatini konuştuk. İşlerini İbrahim’e çevirdiler. O dediki ‘Benim kıyamet hakkında ilmim yok’ İşlerini Musa’ya çevirdiler. O dediki ‘Benim kıyamet hakkında ilmim yok’
İşlerini İsa’ya çevirdiler. O, dediki ‘Onun sesini Allahtan başkası bilemez. Rabbimin bana söz verdiği şey şuki, Deccal çıkacaktır. Yanımda iki tane keskin kılıç vardır. Deccal beni görünce bakırın erimesi gibi eriyecektir. Allah onu helak eder. Öyleki taş ve ağaçlar elbette derki ‘Ey müslüman! Muhakkak altımda kafir gizlendi, gel ve onu öldür.’ Allah onların hepsini helak eder.
Sonra insanlar beldelerine ve vatanlarına dönerler. Bu anda Ye’cüc ve Me’cüc çıkar. Onlar herbir gedikten akıp gelirler. Onların beldelerini çiğnerler. Bir şey üzerine gelirlerse elbette onu helak ederler. Suya uğrarlarsa elbette onu içip tüketirler.
Sonra bana dönüp gelirler, onlardan (Ye’cüc ve Me’cüc’ten) şikayetlenirler. Aleyhlerine bed dua ederim. Allah, onları helak eder. Onların hepsini öldürür. Hatta yeryüzü onların kokusu ile kokuşur.
Allah azze ve celle bir yağmur gönderir. Onların cesetlerini sürükler, ta onları denize atar.
Hişamın hadisinde şöyledir: İsa (Aleyhisse lam) derki ‘Rabbim azze ve cellenin bana verdiği söz şöyleki durum böyle olunca kıyametin saati hamile kadın gibi olup, doğumu tamamlanmış fakat ehli, çocuğunu gecemi yoksa gündüz mü doğuracağını bilmemektedirler.’ (Ahmed)
*******************
İSA (A.S.)’yı NASIL TANIRIZ?
Ebu Hureyre’den (Radıyellahu anhu) Resulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Peygamberler baba bir kar-deştirler. Anneleri değişiktir. Dinleri birdir. Ben Meryemoğlu İsa’ya insanların en evlasıyım. Zira onunla benim aramda peygamber yoktur. Ve O, mutlaka inecektir.
Onu gördüğünüz vakitte onu kırmızı ve beyaza mail orta boylu bir adam olarak tanıyın. Üzerinde iki kırmızımsı elbise vardır. Sanki başından su damlıyor, her ne kadar ona ıslaklık değmese de.
Haçı kırar, hınzırları öldürür, cizyeyi kaldırır, insanları islama davet eder. Zamanında Allah, islamdan başka bütün milletleri helak eder. Zamanında Allah, Mesih Deccali helak eder.
Yeryüzüne emniyet gelir, hatta aslanlar develerle otlar, kaplanlar ineklerle otlar, kurtlar ko yunlarla otlar, çocuklar yılanlarla oynar da onlara zarar vermezler.
Yeryüzünde kırk sene bekler, sonra vefat eder, müslümanlar üzerine cenaze namazı kılarlar.
(Ahmed)
*******************
Rivayet edildiki Osman ibni Ebil As’ın etrafında oturduk, O dediki ‘Resulullah’tan (Sallal lahu aleyhi ve sellem) işittimki şöyle buyurmuştu: “Müslümanlar üç şehirde bulunacaklardır. Bir şehir iki denizin birleştiği yerdir. (İstanbul) Hıre’ de bir şehir. Şam’da bir şehir. İnsanlar üç korku ile şiddetle korkarlar.
Deccal, insanların ortasında çıkar. Doğuda olanları hezimete uğratır.
Evvelki şehir, iki denizin birleştiği yerdeki şehir halkı da ona gelir. Ahalisi üç fırka olur. Bir fırka silahlanıp bekleyelim der. Bir fırka araplara katılır. Bir fırka yakınlarındaki şehre katılır.
Deccal ile birlikte yetmişbin kişi olup üzerle rinde zırhları vardır. Ona tabi olanların ekserisi yahudiler ve kadınlardır.
Müslümanlar, Efık önlerine çekilirler. Onlara asker gönderirler.Askerleri mağlup olur. Bu durum onlara ağır gelir. Onlara şiddetli açlık, şiddetli sıkıntı isabet eder. Öyleki onlardan biri yayın kirişini (ipini) parçalayıp onu yer.
Onlar bu halde iken birden seher vakti bir münadi nida eder. ‘Ey insanlar! Size yardımcı geldi.’ Üç kere bunu tekrar eder.
Meryemoğlu İsa (Aleyhisselam) sabah vakti iner. Müslümanların emiri ona ‘Ruhullah! Öne geç, namazı kıldır.’ der. İsa derki ‘Şu ümmetin bazısı, bazısı üzerine emirlerdir.’
Emirleri (Mehdi) öne geçerek namazı kıldı rır. Namazı tamamlayınca İsa (Aleyhisselam) süngüsünü alır, Deccale doğru gider. Deccal onu görünce kalayın erimesi gibi erir.
Süngüsü ile onu (Deccali) öldürür. Adamlarını hezimete uğratır. Onlardan kimse o gün gizlenemez, hatta ağaç derki ‘Ey Mü’ min şu kafirdir. ‘ Taş derki ‘Ey Mü’min şu kafirdir.’ (Gel onu öldür der.) (Ahmed)
******************
İSA (Aleyhisselam) HAKKINDA
AYETLER VE TEFSİRİ
Ve ‘Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldür dük’ demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. (Nisa 157)
Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir. (Nisa 158)
Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet günün de de O, onlara şahit olacaktır. (Nisa 159)
Bu ayetlerin tefsirinde Bahrul-Ulum Tefsirin de şöyle denilmektedir:
Yahudiler onu öldürmek için toplandığında İsa aleyhisselam kaçıp bir eve girdi. Birisine içeri girmekle emir verdiler. Cebrail aleyhisselam gelip İsa’yı göğe yükseltti. İçeri giren adam kimseyi bulamadı. Bu kişi İsa’nın suretine dönüştürüldü. Dışarı çıkınca, onu İsa zannedip öldürüp astılar.
Sonra dedilerki‘Bu İsa ise, bizim adamımız nerde? Bu adamımız ise, İsa nerde?
İmamı Mukatil derki ‘Allah onu Ramazan ayında, kadir gecesinde semaya yükseltti.’
Dahhak derki ‘Aşura günü akşam ve yatsı arasında’
— Yahudilere ölüm anında melekler gelip derki‘Ey Allahın düşmanı! Sana Üzeyir aleyhis selam geldi. O’nu yalanladın.
Hıristiyana denirki ‘Ey Allahın düşmanı! Sana Allahın kulu ve resulü İsa geldi, sen onu Allahın oğlu zannettin. O anda iman edip onun Allahın kulu ve resulü olduğunu kabullenecek, fakat bu vakitteki imanın ona bir faydası olmaya cak. Bu imanları kıyamette aleyhlerine şahid olacak.
İbni Mes’ud derki, İsa aleyhisselam dünya da kırk sene kalacak. Adaletli imam olarak hükme decek. Sonra vefat edince, bu ümmet, üzerine cenaze namazı kılacak.
Dahhak derki‘İsa aleyhisselam Beyti Makdiste bir kaya üzerine inecek. İnişi Deccalin çıkışından sonradır. Deccali öldürecek, haçı kıracak, kilese ve havraları yıkacak, yeryüzünde hıristiyan ve yahudi kalmayacak, herkes müslüman olacak.’
“Muhakkak O, kıyamet için bir bilgidir, asla ondan şüphe etmeyin ve bana tabi olunuz. Bu dosdoğru yoldur..” (Zuhruf 61)
— Bu ayetin tefsirinde Semerkandî Tefsiri 3. cilt sahife 262 de şu açıklamalar vardır:
Yani İsa’nın inişi kıyamet saatinin alameti dir. Denildi ki: İsa’nın inişi insanlar için (ayet) nişadır.
İbni Abbas’tan (Radıyellahu anhuma) riva-yet edildi ki bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuş tur “Meryemoğlu İsa’nın ortaya çıkmasıdır.”
İmamı Katade’den “İsa’nın inişidir” şeklin de rivayet edilmiştir.
Ebu Hureyre’den (Radıyellahu anhu) rivayet edilidki “İsa aleyhisselam yeryüzünde adaletli imam olarak görülmedikçe kıyamet kopmaz. İsa aleyhisselam ile bir sofrada yemek yemedikçe ölmemeyi arzu ederim. Sizden herkim ona kavuşur sa benden ona selam söylesin.”
— Elmalı Tefsirinde bu ayetin izahında “Muhakkak ki O, saat içi bir ilimdir de kıyametin geleceğini, ölülerin dirilip ayağa kalkacağını bildiren bir delil bir alamettir. Çünkü İsa gerek ortaya çıkışı, gerek ölüleri diriltme mucizesi ve gerekse ölülerin ayağa kalkmasını haber vermesi itibarıyla kıyametin meydana geleceğine bir delil olduğu gibi, hadisi şerifte haber verildiğine göre inmesi de kıyametin alametlerindendir.” Cilt 7. Sahife 58)
— Ruhul Beyan Tefsirinde bu ayetin izahında şöyle denilmiştir “İsa aleyhisselamın ahır zamanda inmesi kıyametin alametidir. Bununla kıyametin yakınlaştığı bilinir.
Hadisi şerifte buyurulduki ‘İsa aleyhisselam Arzı Mukaddes (Kudüs) te ‘Efik’ denen bir yere inecektir. (Burası Havran ile Ğur arasındadır) Üzerinde sarıya mail kırmızımsı iki elbise olacak tır. Başı yağlanmış, elinde süngü. Onunla Deccal’i öldürecektir.
Beyti makdis’e gelir, insanlar orda sabah namazındadırlar. İmam olan (Mehdi) geri çekilir, fakat İsa aleyhisselam onu öne geçirir ve onun arkasında Muhammed aleyhisselamın şeriatı na göre namazı kılar.
Sonra domuzları öldürür, haçı kırar, havra ve kiliseleri yıkar, iman edenleri hariç diğer bütün hıristiyanları (ve yahudileri) öldürür.
İsa aleyhisselamın namazda Mehdi aleyhis selama uyması da sahihtir, zira mahdi Resulullahın halifesidir. Miraç gecesinde İsa aleyhisselam, Resulullaha (Sallallahu aleyhi ve sellem) uyarak namazı kıldığı gibi, dünyaya indiği vakitte de onun halifesine uyarak namazı kılacaktır.”
(R.Beyan c.lt 8 sahf 384)
NETİCE
inmesi, onun bizim peygamberimize tabi olan bir ümmet olması için yaptığı duasının kabulü içindir.
İsa ‘nın (Aleyhisselam) dünyada ölmeden evvel, gök yüzüne kaldırılmış olup ölümü tadmak için tekrar dünyaya inecektir.
Kendisini öldürmeye gelen ve annesi Meryem validemize iftira eden, Zekeriyya (Aleyhisselam) ı öldüren yahudilerden intikamını alması için Allahu Teala tarafından dünyaya indirilecek olan İsa (Aleyhisselam) zamanında islam bütün dünyaya hakim olacaktır.
Bunu inkar eden zındıklar bilmelilerdir ki, onların inkarı hakikatı değiştirmeyecektir, belkide Mehdi ve İsa (Aleyhisselam) çıktığı vakitte öldürü lecek olan bid’atçı sahte ilim adamları, şimdiden kendilerini belli etmeye başlamış olmaktan başka bir şey yapamamanın telaşı içinde zırvalamaktadırlar.
Bu gibi fitnelerin, yalancı Mehdi ve İsa’ların çıkışı da, asıllarının gelişinin müjdesidir, inşaallah.
Herne olursa olsun biz ehli sünnet yolunun salikleri, asla Mezhep imamlarımızın beyan ettiği fıkıh yolundan ayrılmayıp, sahih tefsir ve hadisi şerif kitaplarının beyan ettiği hususlarda en ufak bir şüpheye yer vermemeliyiz.
Zira bu gibi pek çok husus, asırlardır böyle bilinip inanıldığı halde ecdadımız tarafından bu güne kadar bu şekilde korunduğu halde, şimdi ortaya çıkan birkaç kıravatlı, etiketli, saçı ile birlikte aklının ekserisi dökülmüş, başı açık aklı kaçık, ısmarlama din hırsızlarının inkarı veya saptırması ile değişmez, iptal edilemez.
Bu dinin sahibi yüce Mevla Tealâdır, O ne güzel vekildir, O bize kafidir.
O’na sonsuz hamdler ve sevgili Peygamberi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) üzerine sürekli selamlar olsun...
****** BİTTİ ******
|